ÖNSÖZ
Bu kadar didinmemim sebebini idrak
edemiyorum. İnan ki didinmenin TDK’daki kelime manasına da vakıf değilim.
Bu satırları sana abdestli yazıyorum.
Yolun tam ortasında minnacık bir
kediye rast geliyorum ve kenara türemiş bir kedi, bir kuş beni gezmeye davet
ediyor. Köpekler ise çoktan rüya alemlerinde.
Bu satırları sana abdestli yazıyorum.
Şair olamayan ruhum caddenin tam
ortasında diz üstü Kabe’ye doğru, üzerinden fütursuzca arabalar geçiyor. Ruhum
eziliyor ön takımı bozuk ve kirli lastiklerin altında.
Bu satırları sana abdestli yazıyorum.
Yolun sapha ucunda bir adam,
dudaklarının değil dişlerinin arasında sigarası, sigaradan zevk değil intikam
alırcasına içiyor ve ben hala sapha kelimesinin TDK’daki karşılığını bulamadım.
Bu satırları sana abdestli yazıyorum.
Sanki abdestsiz olsam ne değişecek
dercesine. Bu satırları sana yazıyorum, sanki okuyacakmışsın gibi! Okusan da
anlayacakmışsın gibi.
Bu satırları ben gece gündüz el
arabası ile gezen ve gezerken de el arabasında fütursuzca Timur Taş dinleyen,
dinleten bir eskiciden satın aldım. Üstü tozlanmış, paslanmış yıpranmıştı.
Didindim, tamir etmeye çalıştım belki birine, belki de bana yararı olur diye.
Bu satırları sana abdestli yazıyorum.
Çünkü ben bu satırları insanlardan
miras aldım, bazılarının gençliğini, bazılarının çocukluğunu, bazılarının
ölümünü çıkardım.
Ben bu satırları sana abdestli yazdım
!
Her insanın bir gayesi yahut emeli
olmalı imiş. Şimdi ben bu rahatsız edici ışık altında, koca yaşımda, kapağını
açmaya cesaret edemediğim kitabımın şahitliğinde kendimi yani daha çok nefsimi
sorguya çekiyor ve işkence ediyorum.
Zihnimin duvarları zorlanıyor,
kalemim masama çarpıyor hızlıca, kelimeler akıyor hareketsiz kafamın içinde ve
ben, evet ben bizzat ve şahsen sorgudayım poliste benim, suçlu da.
‘’İnsanın bir emeli olmalı, senin
emelin ne?’’ diye düşünmeden soruyor memur bey. Sonra cevabı bilirmişcesine
ekliyor sözcükleri birbirine ‘’Hayalin nedir evlat? Yani hayat gayen? Olmak istediğin
insan?’’
-eee, şey ben..
-Nedir yahu nedir? Söylesene be adam!
Gayesiz yaşayamaz insan!
-Ben çok şey..
-Çok ney söyle evlat ha gayret söyle..
-Ben hiçbir şey memur bey, yeter!
Cezam neyse razıyım! Yeter artık sıkıldım sizin gibi boş anlamsız sorular soran
insanlardan. Yeter memur nedir yahut derdiniz bu kadar. Sükut edin biraz. Nedir
benimle derdiniz bu denli, bırakın beni, bırakın Allah aşkına bir boş defter ve
bir kalem bırakın ve çekiliniz lütfen. Bir boş defter ve kalem verip çekiliniz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder