17 Aralık 2014 Çarşamba

Palyaço



Palyaço



             Ruhum karışık, dağınığım biraz. Ben dağıttım kendimi bu derece, içimde bir şeyler var ağlamak için can atan biri belki. Odam da yağmur damlaları tahta tavanıma vuruyor, arkada hafif bir müzik çalıyor bense sadece bir şeyler karalamak istiyorum. İçimde nedenini bilmediğim bir acı var. Dışarıdan her şey iyi görünüyor belki, belki de deliliğe vuruyorum bazen, rol yapma gereği duyuyorum. Olmak istediğim deli olduğuma inanıyorum, gerçekten sen böyle bir adamsın diyorum, sonra geçiyor. Herkes biraz palyaço belki, bazı şeyleri saklamak için bazen abartılı bir makyaj yapıyor fakat karanlığın hüznü şehre vurunca o abartılı makyaj dağılıyor, maskelerimizi çıkarmak zorunda kalıyoruz. Bu oldukça can yakıcı değil mi? Sarılmak istiyorum insanlara, daha önce hiç sarılmamış gibi, anneye duyulan hasret kadar keskin. Korkuyorum, onları bu hasretle boğmaya, karşılık alamamaya belki, belki daha çok dağılmaya. Bazen cesaretimi toplayıp sarılıyorum evet, sarılıyorum sonra dönüp yüzündeki tebessüme bakıyorum, gözler... 
             Uyuyorum bazen kabuslarım var benim oldukça ürkütücü, ruhum sıkışıyor kalkıyorum odam sessiz yalnızım kimsecikler yok sarılabileceğim. Küçükken sığınabileceğiniz insanlar oluyor, kapıyı vurmadan girip yanına sokulabileceğimiz, sıcaklığıyla bizi güvende hissettirebilen. Artık büyüdük.. Ben artık, gece kabusla uyandığımda kalemime sarılıyorum, karalıyorum sonra ufak ufak yırtıp çöp kutusunun en ücra köşesine sokuşturuyorum, onlar benim mahremim, kimseyle paylaşamam. Bazı şeyleri kendinize bile itiraf edemezsiniz ya hani..
             Bazen yatağa uzanıyorum müthiş bir kalp ağrısı, ne oluyor bana ? Neden bu kalp ağrısı şimdi ? İstisnasız her sabah aynı mide ağrısı ile uyanmak, kulağa çok ürkütücü geliyor,  fakat katlanıyoruz. Kendimize inat katlanıyoruz ve bir sürede sonra bu mide ağrısını sever oluyoruz. Hani olmasa özleyecekmişiz gibi..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder