KAYIP

Artık ısıtmıyor beni hiç bir mont, nerede annemin elleri ile ördüğü bereler? Çok çabuk yıprandı belki de. Ne çabuk kaybettik içimizdeki sıcaklığı. Ufacık çocuklardık hemencecik palazlanıp büyüdük, yıprata yıprata değil yıpratıla yıpratıla. Yasal mermilerle korkutulduk hep, yasal mermi de neymiş, merminin yasalımı olurmuş? Tütün sarısı havalar da sevdik bazılarımız, bazılarımız ise doğru güneşler bekledik sevmeye, bazılarımız güneşlere aldandık gözlerine bakmaya yöneldiğimiz de ise gözlerimiz yandı parlaklığından, bu sefer dönüp dedik ki -gözleri parlıyor, o da beni seviyor.. Ama bilemedik güneş herkese aynı ışıldarmış. Ve akşam olup güneş tüm hüznü ile yayılınca geceye, anladık ki yalan... Eyvah! beyhude aşklara kandık çoğumuz, yalan sevgi sözcükleri ile kandırıldık. Aşk yok oğlum, Leyla ile mecnun, Kerem ile Aslı.. Mazide kaldı bazı şeyler, artık radyolar da Müzeyyen Senar, Zeki Müren yok, artık kardeşlik yok doğduğu yer yüzünden yargılanan sürülen insanlar var.. Saygımızı yitirdik sevda denilen şeye, körpe ruhlarımız zayıflamaya başladı. Gitgide yaşamaya üşenir olduk, korkar olduk her bir şeyden.
Geç Kalınmış Bir Sesleniş
İçim de kocaman bir yazma isteği var, tuşlar ile kavga eder gibi vuruyorum. Sanki aklımdakiler uçup gidecek gibi, sanki başka biri söylüyor da bense yazmaya çalışıyorum gibi. Işıkları açma kapalı kalsın, kapalı kalsın biraz, iyi geliyor bana karanlık. Bir iki mum yakıyorun aydınlanıyor zaten. Şimdiler de ölümü düşünüyorum, içim burkuluyor. Nasıl bir duygudur en sevdiklerini kaybetmek ? Ağlamak rahatlatır mı bizi ? Babam bir keresinde, ben babamı kaybettiğim de iki sene kendime gelemedim, gülemedim demişti. Nasıl kesif bir duygudur ? Bazen yatağa giriyorum ve en sevdiklerimden biri aklıma geliyor, öldüğünü tasavvur ediyorum içim acıyor, o bahsettiğim kalp ve mide ağrısı doruk noktaya ulaşıyor, üşüyorum. İnsanlar ile konuşuyoruz bazen, ben ölüm konusuna realist bakıyorum diyorum, elbet bir gün en sevdiklerimizi kaybedeceğiz diyorum fakat bilmiyorum dile kolay sadece..
Bazen ben ölsem diyorum, delicesine güzel geliyor ölmek. Kim ağlardı arkamdan, kim ne kadar süre gülemezdi ? Kimler için ne kadar önemliyim bilmiyorum. Aslında erkenden ölmek isteği kaçışım benim biraz mücadele etmekten ve sevdiklerimi kaybetme korkusundan ileri geliyor. Ben en sevdiklerimin sesini unutmak istemiyorum, gülümsemesini, sıcaklığını.. Ya bir daha onlarla kavga edemezsem, gözlerine bakamazsam ne acı. Ben kimseyi ellerimle o mezara terkedip gidemem kimsenin o bembeyaz yüzüne bakamam.
Kaçırdığım bir nokta var belki, bir insan başka şekilde de ölebilir ve bu daha acı sanıyorum. Fiziksel olmasa da sende ölür o insan, ellerinle mezara koymazsın belki, belki istediğin an görebilirsin ama eskisi gibi gülmez sana o. Sarılamazsın ona artık, ellerini tutamazsın ölmüştür o ne kadar özlersen özle, ne kadar yakın olursanız olun aranızda her zaman mesafeler olur.
Bu konu da daha yazabileceğimi sanmıyorum izniniz ile ben artık ıstırahete çekiliyorum. Saygılarımla..
Palyaço
Ruhum karışık, dağınığım biraz. Ben dağıttım kendimi bu derece, içimde bir şeyler var ağlamak için can atan biri belki. Odam da yağmur damlaları tahta tavanıma vuruyor, arkada hafif bir müzik çalıyor bense sadece bir şeyler karalamak istiyorum. İçimde nedenini bilmediğim bir acı var. Dışarıdan her şey iyi görünüyor belki, belki de deliliğe vuruyorum bazen, rol yapma gereği duyuyorum. Olmak istediğim deli olduğuma inanıyorum, gerçekten sen böyle bir adamsın diyorum, sonra geçiyor. Herkes biraz palyaço belki, bazı şeyleri saklamak için bazen abartılı bir makyaj yapıyor fakat karanlığın hüznü şehre vurunca o abartılı makyaj dağılıyor, maskelerimizi çıkarmak zorunda kalıyoruz. Bu oldukça can yakıcı değil mi? Sarılmak istiyorum insanlara, daha önce hiç sarılmamış gibi, anneye duyulan hasret kadar keskin. Korkuyorum, onları bu hasretle boğmaya, karşılık alamamaya belki, belki daha çok dağılmaya. Bazen cesaretimi toplayıp sarılıyorum evet, sarılıyorum sonra dönüp yüzündeki tebessüme bakıyorum, gözler...
Uyuyorum bazen kabuslarım var benim oldukça ürkütücü, ruhum sıkışıyor kalkıyorum odam sessiz yalnızım kimsecikler yok sarılabileceğim. Küçükken sığınabileceğiniz insanlar oluyor, kapıyı vurmadan girip yanına sokulabileceğimiz, sıcaklığıyla bizi güvende hissettirebilen. Artık büyüdük.. Ben artık, gece kabusla uyandığımda kalemime sarılıyorum, karalıyorum sonra ufak ufak yırtıp çöp kutusunun en ücra köşesine sokuşturuyorum, onlar benim mahremim, kimseyle paylaşamam. Bazı şeyleri kendinize bile itiraf edemezsiniz ya hani..
Bazen yatağa uzanıyorum müthiş bir kalp ağrısı, ne oluyor bana ? Neden bu kalp ağrısı şimdi ? İstisnasız her sabah aynı mide ağrısı ile uyanmak, kulağa çok ürkütücü geliyor, fakat katlanıyoruz. Kendimize inat katlanıyoruz ve bir sürede sonra bu mide ağrısını sever oluyoruz. Hani olmasa özleyecekmişiz gibi..
Temenni
Gözlerine bakmalı insanın, en can alıcı yer orasıdır çünkü. Bir insanı gözlerinden tutup mutlulukla buluşturabilir yahut bir anda onu hüzne boğabilirsin. Güzel gözleri olmalı insanın, sevgi dolu bakmalı ümit ve tutku ile. Gözlerinin içi gülmeli karşındakinin, sana baktığı zaman için ısınmalı. Gözlerinden yağmurlar yağdığı zaman onun, sende şimşekler çakabilmeli. Onu kömür karası bir gece de gözlerinden öpebilmelisin mesela. En çok onun göz bebeklerindeki yansımanı beğenmelisin ve sadece o göz bebeklerine koca bir roman yazabilmelisin. Eğer biri gerçekten seviyorsa bunu herkes onun gözlerinden anlayabilmeli. Böyle yüce bir bakışa rast geldiniz mi sarılın kocaman, sarılın ona sımsıkı. Beylik cümleler sarf edin korkmadan, sen benimsin deyin, ne olursa olsun seni bırakamam deyin..
Gözleri güzel olan, şiir bakışlı insanlar yazın ölmeli, aniden, arkasında güzel bir yaz esintisi bırakmalı.. Arkadakileri güneşin batışı ile hüzne boğmamalı, acısı unutulsa dahi gözlerinde ki esinti hatırlanmalı. Onun bakışının masumluğu aranmalı kişilerde. En çok gözleri özlenmeli böyle insanların. O güzel gözlere hasret ve özlem duyulmalı. Eğer aşk varsa gerçekten, bu aşk o insanın sadece gözlerinde olmalı. Aşk hakkındaki tüm kitap ve şiirler aslında o gözlere yazılmış olmalı.
Bu gözlere rastgelmemiş ve hayatı boyunca rast gelmeyecek insanlar var aramız da bir söz verelim mi birbirimize ? Hiç göremeyeceğimiz bu bakışları, hiç hissedemeyeceğimiz bu mutluluğu karşımızdakine göstermeye çalışalım. Hepimizin bu bakışlara uğraması dileği ile..
Çok merak ederim insanlar kendilerini açık seçik nasıl ifade eder?
Bazen bazı şeyleri saklamak gerekmez mi? Ne yazılır bir blog sayfasına ? Hikaye ? Şiir ?
Anı ? yoksa bi gece yarısı ruhun daraldığında açıp karalanır mı ? Bilmiyorum. Ne yapmalıyım bilmiyorum, nasıl yaşanır bilmiyorum, kime içimi döküp dökemeyeceğimi bilemiyorum. İnandığın güvendiğin insanların yalancı çıkması, baştan beri seni aldatıyor olmaları.
Bazen ağır geliyor yaşamak, her gün aynı yalancı insanlarla karşılaşıp onların yalanlarını bilmemezlikten gelmek. Seni sevmediklerini önemsemediklerini bile bile onların seni kandırmasına izin vermek. Komik belki yaşadığımız hayatlar. Ben kimsesiz yaşamaya adayım kimseleri istemiyorum sanırım hayatımda. Zaten kimseye güvenecek takaatim de yok, kimsecikler de bana güvenmesin mümkün ise. İnsanın hayatında belli olaylar geçince ister istemez bir savunma mekanizması oluşuyor, bazen bu mekanizmayı sen oluşturuyorsun bazen de elinde olmadan oluyor. İnsanlarla yakınlaşmaya korkuyor insan güvenemiyor kimseye, ya beni aldatırsa bana candan bi şekilde seslenir gözlerimin içine bakar fakat beni sevmezse diyor. Ara sıra bir şarkıyı açıyorum tekrar tekrar dinliyorum bıkana dek tüketmek istiyorum. Bazen bir film açıyorum, herşey mükemmel, kapıyorum küfredip öyle bir hayat yok, filmlerde yalancı. Bazen metroda bir metro sanatçısına denk geliyorum bir gitar belki bir bağlama çalıyor, o ruhsuz yalancı insanların ruhlarına dokunabilmek için uğraşıyor saatlerce ama nafile akşam olunca oda kaybediyor bu savaşı ve ruhsuz yalancı insanlar kervanına katıyor kendini. İnsan bu kadar neden ölümden korkar ? Hiç bir gece yarısı gözlerini dikip gökyüzüne bakabildik mi ? Ben bakamadım. Bakamam gökyüzüne, gökyüzüne bakabilmek için umutlar gerek hayaller birde. Neden sevmediler ki, neden sevmedik ki ? Neden insanlar karşındakini sevmezler ?