24 Kasım 2015 Salı

ŞİİR'İME

ŞİİR'İME    

İçimdekileri kusmam gerek artık,

    Yok olun hepiniz, bana artık gerçek dostlar iyi düşmanlar gerek. 
İçimdeki sesler yavaş yavaş hızlanıyor daha da gür çıkıyor.
Bir bedende iki telaffuz fazla geliyor çoğu zaman.
Yetti artık debelenmekten yorulduk bitkin düştük,
Kafi geldi yaşadığımız saatler ve yıllar yorgun düşmemize.
Hayallerimi, göz göre göre kaybediyorum avuç içlerimden, putlar uğruna, 
Kahrolasıca putlar ve putlaştırılmış kişilikler !
Evet çabalıyorum ve hemen ardından o kadar değersiz putlar karşısında yeniliyorum ki,
Yuh olsun !
'Yuh olsun' diyorum kendi kendime, emeğinin, çabalamanın sonucunda bu kadar kolay pes etmek !
Yakıştıramıyorum,
Yakıştıramıyorum lakin savaşamıyorum da artık yorgun düşüyorum.
Siz hiç, 'bu benim yirmi bir senem' dediğiniz bir hayalin ellerinizden kayıp gittiğini gördünüz mü? 
Ben görüyorum, evet evet şuan görüyorum kayıp gidiyor usulca,
Nefesimi kesiyor biliyor musun, kelimeler düğümleniyor, gülüyorsun ama için, için öylemi.
Bildiğim bir gerçeği hatırlatıyor bu düşünceler bana,
 Hiç kimseyi, hiç bir şeyi körü körüne sahiplenmemek gerektiğini, bir şeyi ne kadar çok seversem o kadar kaybetmeye müptela olduğumu ve hiç bir şeyin bana ait olmadığını !


25.11.2015- 00.31 (Çarşamba) Şiir'ime..



15 Kasım 2015 Pazar

SES



SES






Beynimin içerisinde biri var hissediyorum, bazı zamanlar susmuyor mütemadiyen kelimeleri sarf ediyor. Aklımı karıştırıyor, bağırıyor kafamın içinde, beni oldukça kızdırıyor. Çocuk değil, yetişkin olduğunu da zannetmiyorum hele ki bir kadın hiç değil. Hiç olmadık bir anda geliyor ve konuşmaya başlıyor yaşasanız şaşırırsınız, kafanızın içinde ikinci bir ses durmadan, soluk almadan kelimeleri atıyor ağzından düşünmeden konuşuyor belli ki. Uyutmuyor, hızını alamayıp küfrettiği dahi oluyor. Çok rahatsız ediyor beni, eski konuları açıyor hız kesmeden yenilere, sıkıntılara, kederlere kimdir bu yahu? Anlayamıyorum kimsede duymuyor benden başka sesini. Kimseyi de inandıramıyorum.

Yalnızlığımı bölüp parçalıyor aniden, bir anda geliyor kovuyorum gitmiyor, uzun saatler kalıyor sonra nasılsa çekip gidiyor ama etkisi kalıyor, korkuyorum. Belki de delirdim bilmiyorum, belki de akli dengem bozuluyor, insani melekelerim gitgide yok oluyor. Belki de sadece, bilmiyorum işte bilemiyorum, zaten insan bildiği ve çözebildiği bir şeyi bomboş ve kimsenin okuyup okumayacağı muallak olan bir sayfaya neden yazsın? Delirmenin nişanesi değil mi yazmakta? Düşünsene, birkaç kişinin okuyup okumadığı dahi kesin olmayan bir beyaz kağıda aklındakileri fikrindekileri karalıyorsun, sanki senin düşündüklerin çok önemliymişte dünyadaki tek karalayan yaratık senmişsin gibi.  Bazen çok açık ve net delisin sen diyorum kendi kendine o içimdeki ses de uyanıyor aniden ve başlıyor desteklemeye yine kafamı kurcalıyor yine başka konulara yine eskilere, kederlere, yalnızlığa.. Bazen diyorum ki elimde olsa da hani, hani bir anda karşımda bulsam onuda boğazına yapışsam sonsuza dek sustursam onu. Bazen deniyorum tamam susma lakin beraber konuşalım diyorum kabul etmiyor tek olmak istiyor, hep kendi sadece kendi konuşsun istiyor. 
Şuan korkuyorum biliyor musun günlerden pazar saat: 02.39  beyaz çalışma masamın üzerinde bilgisayarım açık karalıyorum ışıklar kapalı, gecede ses seda yok kulaklarımda kulaklık var lakin hiç bir ses yok, sol yanımda hediye gelmiş kocaman sonradan kırmızıya boyanmış bir daktilom, sağ tarafımda yine hediye gelmiş çocukluk hayalim olan bordo vosvosum var. Kimsecikler yok, hiç kimsecikler yok, ses yok, karanlık, kafamın içindeki ses yükselmeye başlıyor.. 
Ses çok..